Salı Sohbetlerinin bu haftaki konuğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Kara oldu. Niyazi Nefi Kara ile siyaseti ve Antalya’yı konuştuk.
Meclis kapandıktan sonra Antalya’ya geldiniz. Adalet yürüyüşüne katıldınız. Adalet yürüyüşü ile ilgili görüşünüzü alabilir miyiz? Daha sonra ilçelerdeki çalışmalarınız hakkında neler söylersiniz?
Adalet yürüyüşü başladığında bir birikimin sonu olarak yola çıkıldı. Uzun süredir gerek Haziran seçimlerinden sonraki tavrı gerek 10 Ekim katliamı gerek referandum sürecini üst üste koyduğunuzda, birçok milletvekillerini gözaltına almalar, bırakmalar içeri tutuklamalar, darbe üst üste koyduğunuzda ülkede OHAL’le tamamen bir çıkmaza girmiş, adaletin, hukukun hak gasplarını hepsini üst üste koyduğumuzda böyle bir sürece girilmişti. Bütün bu birikimlere artık yeter deme biçimiydi adalet yürüyüşü. Onlar yollar yürümekle aşınmaz dedi. Bizde yola çıktık. Kızılcahamam’dan itibaren katıldım ben. Çünkü adalet yürüyüşü kararı alındığında ben yurt dışındaydım. Orada da bir adalet yürüyüşü vardı. Ona katılmıştık. Orada da 24 katlı bir apartman yanmıştı ve yüzlerce insanın öldüğü bir yangındı. Öyle bir yürüyüş vardı. Tesadüf ki orada da adalet yürüyüşü varmış. Onun içerisinde kaldım. Biz oradayken karar alındı. Ben 4. Gününde itibaren katıldım. Hiç eksiksiz sonuna kadar devam ettim.
ADALET YÜRÜYÜŞÜ PARTİ İÇİNDE DAYANIŞMAYA VESİLE OLDU MU?
Bir hedef koyup harekete geçince zaten, bu anaysa görüşmelerinde de olmuştu daha birlikte, daha beraber ve dayanışma içinde oluyor. Bir hedef koyduğunuzda başka hedef düşünmüyorsunuz. Ama boş kalınca insanlar nerede kalmıştık diyorlar. Ama adalet yürüyüşünden itibaren partinin her şeyi değişti. Karşımızda ayakta durmakta zorlanan bir iktidar yapısı var. Bütün devlet olanaklarına rağmen 15 Temmuz’da bunun rövanşını alacağız dediler, para verdiler, tehdit ettiler, her şeyi yaptılar ama halk sokağa çıkmıyor. Havada kaldı. Sonuçta kimse inanmıyor. İktidarın yaptığı her şeyin bir algı yönetimi olduğunu, her şeyin boş olduğunu, her şeyin halka zulüm etmek için kurgulanmış olduğunu, milyonlarca mağdur yaratmışlar. İnsanlara zulüm ediyorlar. Hem ekonomik alanda bir zulüm düzeyinde yaşıyoruz. Halk gittikçe fakirleşiyor. Darbeden itibaren yüzde 30 yoksullaştı halk. Arkasından hukuk boyutunda da hukuk ortadan kalkmış durumda. Kimse kendini güvende hissedemiyor. Başvuracağı bir merci kalmamış durumda. İnanacağı bir hükümet yok. Devleti yöneten bir yapı olmuyor. Bütün bunların arayışıyla beraber onlar 50 bin, yüz bin olabilir maksimum diye bekledi ama bizde başlarken 500 binleri buluruz diye bekliyorduk ama artan o inançla milyonları geçen bir sürece ulaştık.
AKAYDIN’IN AÇIKLAMALARI
Sayın Akaydın’ın sözlerine katılıyor musunuz? Siyasi anlamda parti içinden açıklamalar kişileri bağlar, partiyi bağlamaz demişti.
Ben onu bir yerel TV’de söylemiştim zaten. Herhalde ilk görüşünü açıklayan da benim sanırım bu konuda. Aradım nedir olay diye. Böyle bir açıklama var. Devlet hangi devlet? FETÖ’nün ele geçirdiği AKP’nin tamamen FETÖ’ye teslim ettiği bir devletten bahsediyorsunuz. Onun yaptığı darbeden bahsediyorsunuz. Onun oluşturduğu illegal yapılanmalar insanları nasıl öldürdüğünden bahsediyor. Hoca’nın da bahsettiği bu. Ben görüştüğümde de bunu söyledi. Biz bunu zaten ilk günden beri söylüyoruz.
Orada Kılıçdaroğlu’nun devlet kelimesini kullanmasının doğru olmadığı eleştirisi var.
Valla ben Akaydın’la konuştuğumda, ‘FETÖ devletini kast ediyorum’ dedi.
ADALET YÜRÜYÜŞÜ
Kılıçdaroğlu’na saldırma girişimleri bu yürüyüşün devamı mıdır sizce? Çok mu kaygılandı hükümet sürekli üzerine gitmeye başladı?
Kaygılanıyor çünkü onların beklediği gibi Kılıçdaroğlu o kadar insanı toplayamaz, işte Yenikapı’ya geldin de milyonlarla karşılaştın falan diyorlardı. Bunun böyle olmadığını Kılıçdaroğlu, Maltepe’ye tek başına çıktığında karşısından o üç parti ile yaptıkları mitingden daha fazla insanın tek başına Kılıçdaroğlu’nun karşısında olduğunu gördüler. Yani rakamlarla oynamaya çalıştılar. Ne yaparlarsa yapsınlar referandum da bunun 49 değil de ellilerin çok daha üzerinde hayır olduğunu gördükleri gibi bu yürüyüşte de bunun zaten 500 bin, bir milyon olmadığını milyonlarca insanın sokağa indiğini, hukuk adalet diye yola çıktığını gördüler. Çok ilginç bir şey vardı. Miting alanı 4, 5 saatte boşaldı. Biz bitti derken insanlar hala hak, hukuk, adalet diyorlardı.
16 Nisan referandumu yapıldı ve organik bir ‘hayır’ grubu oluştu. ‘Evet’ tarafı da ciddi bir ittifaktı. Bunun benzeri yürüyüşte oluştu. 2019’a nasıl yansır bu durum?
Yine tek olacak. Yine en sağından en soluna cumhuriyet değerleri işle barışık olan herkes orada olacak. Sandıkta birleşirler.
Ortak aday çıkar mı? Ekmeleddin gibi değil de.
Çıkar. Belki her parti kendi adayını çıkaracaktır. Ama ikinci tura gidildiğinde bu adaylar hangisi en çok oyu alan kişi tek devam edecektir.
Partiler arası böyle bir görüşme var mı?
Baştan beri zaten bunu hiç kimse durduramaz ki.
Niyazi Nefi Kara olarak sorduğumuz da adayın şu anda belirlenmesi daha mantıklı değil mi?
Kılıçdaroğlu tek başına değil. Kılıçdaroğlu bu partinin genel başkanı. Onun dışında bu cephenin önde gelen isimlerinden bir tanesi. Onun haricinde partinin tamamı, bütün milletvekilleri ve bu bizim CHP’nin sağında ve solunda yer alan birçok yapı parti ile beraber. Sendikalar var. STK’lar var. Dernekler var. Sonuçta iş dünyası var.
Tam da bu sırada iki yıl öncesinden belirlenen bir aday daha mantıklı olmaz mı?
Adaya bakışımız simgesel olacaktır zaten. Sonuçta yeniden demokratik-parlamenter bir sistemi anayasa değişikliğini önümüze koyacağımız, yeniden güçler ayrı dediğimiz, medyanın yok edildiği yerde onun yeniden istediğini yazabileceği, haktır hukuktur yani adaletin tamamen yerleştirileceği, ekonomin yeniden kalkınacağı bir rejimin kurulması olacak bizim için. Biz bu çerçevede hareket eden bir yapıyla yürüyeceğiz. Buradaki başkan adayımız semboliktir. Ahmet olur, Mehmet olur.
İNSANLARIN DOKUNABİLECEĞİ ADAY
Deniz Baykal siyasi hamleleriyle bu göreve niyeti olduğunu belli ediyor.
Benim de niyetim var ne olacak yani? Herkesin gönlünden geçer tabi. Deniz Bey de olabilir. Ama biz bu koşulları oluşturduğumuzda, demokratik bir Türkiye’yi ortaya koyduğumuzda, çağdaş değerlerle, insan haklarıyla bir Türkiye modeli oluşturduğumuzda ben yaparım diye birisi aday olabilir. Herhangi bir partiden aday olabilir. Hiç sorun değil bu. Ama bu ilkeleri savunacak. İnsanların dokunabileceği bir adayla çıkmak istiyoruz.
Erdoğan 2019’da cumhurbaşkanı olmaz, ortak çıkardığınız aday oturduğu zaman tekrar önümüze bir referandum mu gelecek?
Belki meclisten geçiririz. Referanduma gerek kalmayabilir. 400 vekil çıkarabilirsek.
İptal edilen eski parlamenter bir sistemi mi yoksa yeni bir sistemi mi önümüze koyacaksınız?
Demokratik-parlamenter bir sistem. Yani bu parlamenter sistem ama bu seçim sistemleri olmayacak mesela. Siyasi parti yasaları olmayacak mesela. Birilerinin parmak göstermesiyle, iki dudağı arasında milletvekili seçilmeyecek. Belediye başkanları seçilmeyecek. Katılımcı demokrasinin gerçekleştirildiği bir anayasa değişikliği, herkesi ifade edebilen, herkesin dilini, inançlarını, dilini rahatça gerçekleştirebildiği bir Türkiye modeli olacak.
BİZ METAL YORGUNLUĞUMUZU ATTIK
15 yıldır var olan bir iktidar var ve her girdiği seçimi kazanmış. 15 yılı sonra çıkıyor partinin kurucu başkanı parti içerisindeki metal yorgunluğundan bahsediyor. Ciddi bir değişime gidilmesi gerektiğini söylüyor. Bir taraftan bakıyoruz 15 yıl ve öncesinde partisinde hiç seçim kazanmamış bir parti metal yorgunluğundan bahsetmiyor. CHP metal yorgunluğu değişikliği gerekli mi?
CHP zaten yürüyüşe geçmekle beraber bu yorgunluklarını atmaya başladı. Yani CHP’de o yolda tam gün yürüyenler vardır. Eksik yürüyenler vardır. Yürümeyenler vardır. Yürümek isteyip de sağlığı el vermeyenler vardır. Biz o metal yorgunluğumuzu yola çıkarak attık. Bizde yorgunluk yok. Ama cumhurbaşkanının sözüne ne dersin derseniz kendi teşkilatlarını aşağılayan bir cumhurbaşkanı.
Önümüzdeki süreçte CHP’nin değerlerine, örgüt yapısına saygısı olmayan, o yönde mücadele etmeyen kim varsa değişecek.
Bununla ilgili bir çalışma var mı?
Var tabii ki. Örgütte de olacak. Belediye başkanlarında da, meclis üyelerinde de olacak. Yani bu değişimi artık bizde durduramayız. Bu artık tabandan gelen bir irade.
CHP’de değişim şart diyorsunuz yani?
Zaten değişiyor. Değişmeye başladı. CHP kendini değiştirerek Türkiye’yi değiştirecek zaten.
Yerel politikaya geldiğinizde ilçelerde durumu nasıl görüyorsunuz?
İlçelerde benim gördüğüm şu: bir kere muhalefet olarak iktidara yürüyen bir parti olarak daha rahatlar. Karşı taraf çöküş durumda. Bunu görüyor. Halkta görüyor. Antalya ölçeğinde gelin artık burayı alın diyorlar. Bizim örgütler bu ara biraz rahatlamış, gevşemiş durumda. O biraz biraz sıkıntı bir süreç ama motive olacaklardır.
19+büyükşehir dediğimizde bugünkü tabloyla CHP yerelde ne kadarını alır sizce?
En az 15+ büyükşehri almalıyız diyorum ben. Görüntüde bu zaten. Referandumda da hayır seçen bütün ilçeleri alabilmemiz lazım. Diğerleri de çık az değişiklik var zaten.
Sizde bir kongre süreci yaşanıyor. Eski hataların yaşanmaması açısından en azından delege seçimlerden başlamak üzere sağdan baksanız 100 kişi, soldan baksanız 100 kişi aynı isimler dönüp duruyor.
Öyle değil aslında. Gruplar kendi aralarından çalışıp, toplantı yapıyor. Her ilçede ikişer, üçer tane adayımız var şu anda. Muratpaşa’da bir arkadaşımız iki yıldır çalışıyor. Geçen dönem ilçe başkanlığı düşünüyordu. Hazırlık yapıyor. Ekibi var, çalışıyor. Ahmet Kumbul, ile düşünüyorum dedi. Şu an karar verdi mi bilmiyorum ilçeye. İl içinde 4, 5 aday ismi var. Şu anda il için net olarak ben net adayım diyen kimse yok. Delege seçimleri bittikten sonra bakacağım diyor herkes. Orada kavgasız, gürültüsü bir adayla bizim önümüze koyacağımız hem ilçeler bazında, hem il bazında koyacağımız yönetim artık 2019 seçimlerini çıkarak yönetim olacak.
Aynı anda dediniz ya biraz rahatlama da gözlemledim diye. Bir bakıyorsunuz bu rahatlığın yanında kongre süreci. Bu kazancı gören partililerin aday sayıları artıyor. İki belediye başkan sayıları artıyor. Demokratik ortamlarda bu doğrudur diyeceksiniz ama…
Doğrudur. Aday ne kadar çok olursa o kadar doğruya gittiğimizi gösterir. Bir yerlere aday olmak isteyen aday sayısı artıyorsa bizim doğru yolda olduğumuzu gösterir. O iktidar umudunu herkes gördüğü için. Karşı partinin bugün üyesi olan ama partiye geçip bizden adaylık bekleyen insanlar var.
Ama CHP’nin en büyük sorunu kendi içindeki mücadelesi, ayak oyunları.
Kendi içini aştığı zaman o zaman iktidar zaten CHP. Kendini değiştirerek ülkeyi değiştirecek diyoruz.
Bu iktidar kavasında çok sayıdaki adayın çıkmasını etkilemez mi sizce?
Sonuçta bu yarış. Herkes karşıyı gördüğünde o dereden geçebilirim diyenler öne çıkacaktır. Onlarla yürüyeceğizdir.
İşte hep aynı insanlar o dereden geçebiliriz diyor.
Yok farklı isimlerde var. Göreceksiniz. Yepyeni genç arkadaşlarımız var.
50 YAŞ ÜSTÜ ADAY OLMASIN
Gençlere ve kadınlara ne kadar kucak açacaksınız?
Gönlümden geçen partinin yöntemi de, milletvekili kadrosunda bana kalırsa 50 yaşın üstü hiçbir şeye aday olmasın isterim. Yüzde ellisi kadınlardan oluşsun isterim. Gönlümden geçen o. Pırıl pırıl yepyeni bir kadro olsun istiyorum. Bu demokrasisi bu, doğrusu bu. Aday adaylığı sürecinin de kalkmasını isterim. Yetişmiş, donanımlı, gönüllü kendisi için değil de bu vatan için bir şeyler yapacağına inandığımız insanlara biz teklif götürelim siz bizim vekilimiz, belediye başkanımız, meclis üyemiz olun diyelim. Yani bu çağdaş demokrasi budur.
2014’te Muratpaşa ve Konyaaltı için ön seçim yapıldı.
Ön seçim yapılmadı. Ön seçim değil o temayül yapıldı. Ön seçim bizim seçimimiz gibidir hakim huzurunda yapılır. AKP’nin modeli alıp da bizim partimize demokrasi diye yutturmayın dedim. Bu yanlıştır dedim.
Şu anda genel merkezin ön seçinle ilgili görüşü nedir?
Tüzüğümüz zaten şu anda ön seçim diyor. Kasım sonra kalan bir seçim yapılırsa mecburi olarak ön seçim yapacağız. 3 ay içinde seçim yapılmazsa Türkiye’de Kasım’dan sonra seçim yapıldığı andan itibaren ne zaman gidilirse gidilsin CHP tüzüğü ön seçim diyor. Tüzüğe girdi. Yerel yönetimler için ön seçim yok bildiğim kadarıyla ama milletvekilleri için ön seçim var.
Büyükşehir’de isimleri konuşular arasında destekleyeceğiniz ya da taraf olacağınız bir isim var mı?
Bizim kriterimiz bir doğuda ve batıda da oy alabilecek, kırsalda da merkezde de oy alabilecek, herkesi kucaklayabilecek, herkesin dokunabileceği bir aday olacak.
Bu şartlara kim uyar sizce?
Kim uyarsa o olacak. Ahmet, Mehmet değil yani. İsimler üzerinde durmayacağız. Kim alacaksa onla gideceğiz. Bu şartlarda kim varsa o adayla gideceğiz. Antalyalıların oyunu alacak, vizyonu olacak biri lazım bize.
Size böyle bir teklif gelirse nasıl bakarsınız?
Bize teklif gelmesi, kabul etmesine daha çok var. Bu şartları yerine getirecek kimse çıkmazsa, sen yap derlerse çıkar yaparız. Ama bugüne kadar ben hiçbir yere aday olmadım. Milletvekili olacağım diye 2007’de başladım. 2015’te de vekil oldum. Zorlu da bir süreci yaşıyoruz.
Son yerel seçimlerde büyükşehir kaybedildiği için oylarla ilgili bir sıkıntı var. Hemen sonrasındaki genel seçimlerde sıkıntı var. Referanduma bakıldığında da sıkıntı var. Oylardaki sorunlarla kazanıldığı söylendi. Son 3, 4 yılda Antalya’da oylarda bir sıkıntı var. Buna engel olabilmek için siz yeni sistemler geliştirdiniz mi?
Antalya’da sıkıntı yok. Yüzde 60 hayırdı.
Genel olarak bahsediyorum ama.
Ben oylarda o kadar olduğunu düşünmüyorum. Bizim tek sıkıntımız oldu. Bizim aday belirleme süreçlerimiz tam bir handikaptı. Geç belirlemesi, bir sürü daya değişiklikleri oldu. Partinin dokusuna uymayan adaylar çıktı. Bunların hepsini sindirmesi kolay değil. Burada Antalya’nın bunları sindirmesi kolay değildi sindiremedi zaten. Sindirebilseydi zaten alıyorduk. Saat beşte sandıkların başını boşaltmış sandık görevlilerimiz vardı düşünebiliyor musunuz? Yani örgüt çökmüştü. Bizim il örgütümüz o dönem başka işlerle uğraşıyordu. Siz altın tepsiyle Büyükşehir’i bize teslim ettiniz diyor AKP’liler. Biz aldık demiyorlar.
YÜZDE 70’E OYNAYACAĞIZ
Bir de şöyle bir handikap var. Referandum da alınan bütün oyları CHP tabanı kendisinin zannediyor. Genel merkezde de mi böyle bir algı var?
Yok, öyle bir şey yok. Yüzde 49’u hiçbir zaman kabul etmedik. Yüzde 56’ı o. Cumhurbaşkanının da AKP’nin de önüne gelen yüzde 56’ı. Tehditle, şantajla değiştirdikleri yüzde 56’dır. Bir de 15 puanlık devlet baskısı vs. koyarsanız yüzde 70’dir bizim hedef kitlemiz. Biz yüzde 70’e oynayacağız. . genel başkanımızın referandum sürecinden sonra dolaştığı, fikirlerini aldığı siyasi parti temsilcilerinin yapılarını düşünürseniz arkasından bizim adalet yürüyüşüne katılan insanlara bakarsanız tek başına CHP’nin bunu oluşturmadığını, bu CHP’nin 1919 yılından itibaren kurulan CHP’nin kapsamını kapsadığını, herkesi kapsadığını o CHP’yi söylüyoruz. Yani geçmişte sonradan MHP’li olmuş, Saadet Partili olmuş, farklı yerlere gitmiş olabilir. Geçmişte bir arada olan, yani Çanakkale’de bir arada ölenlerin torunları olarak bu devam ediyor. Çanakkale’de adalet kurultayı yapmamızın nedeni de o. Herkesin dini, dili, mezhebi ayırt etmeden bir Türkiye var orada. O yüzden orada yapıyoruz kurultayı. Orada biz sadece adaleti değil, sağlıktan, tarıma birçok konuda adaleti tartışacağız. Bunun dışında bizim tarım, sağlık kurultaylarımız ayrı ayrı yapılacaktır seçime yönelik. Bizim programlarımız yapılacak. Ben kendi alanımı konuşayım. Biz şu anda sağlıklı ilgili çalıştaylar yaptık, 3 tane daha yapacağız. Ondan sonra Türkiye Sağlık Kurultayını yapacağız. Sağlık bileşenlerinin hepinsin bir arada olduğu bir çalıştay düşünüyoruz. Onun sonucunda Türkiye’nin sağlık sorunlarını, çözümlerini konuşacağımız programı oluşturacağız. 2019 iktidarında neler yapacağımızı konuşacağız. Bunları özetleyeceğiz. On maddeyle diyeceğiz ki ‘ey Türkiye bunlar yapılmalı’ diyeceğiz. Bu konuda bir şeyler yapmak isteyen herkesi çağırıyoruz.
Meral Akşener öncülüğündeki partiye CHP’den ne kadar oy gider sizce?
Yok bir şey gideceğini sanmıyorum. Bir iki puan alıyor görünür ama CHP, öbür taraftan daha fazlasını alarak bunu kapatır.
Meral Akşener bu partiyi kurduğunda AKP içinden ciddi bir oy alırsa aradan CHP sıyrılır mı?
CHP zaten çıkacak zaten. AKP içinde kırılma şu anda zaten başlamış durumda. Kendi teşkilatlarına hakaret eden bir genel başkanları var. Düşünün yani. Bitmiş demektir zaten. İthalat mı yapacak ne yapacak? Sama ithal eder gibi edemezsiniz ki. Öyle bir şey yok. Akşener’in partisi daha renkli bir seçim ortamı yaratır diye düşünüyorum. MHP’nin barajı aşamayacağını düşünüyorum. O yüzden o tabanı da alacaktır ve sağa doğru o yelpazeyi genişletecektir. Geçmişte kalan Doğruyol- ANAP çizgisindeki yapıyı Meral Akşener’in toparlayabileceğini düşünüyorum. 30.56
Peki, Doğu ve Güneydoğu oylarına CHP mi asılır AK Parti mi?
Ben AKP’nin Türkiye’nin her tarafında döküleceğini düşünüyorum. Doğu’da da bize çok talep var çünkü. Bize tek sitemleri şu yıllardır bizi AKP ve PKK arasında bıraktınız size kırgınız diyorlar.
O kırgınlığı nasıl gidereceksiniz peki?
Gidiyoruz. Konuşuyoruz. Artık o diyalogu kurduk.
Bugün Van’da da çalışan arkadaşımız var. İki gün önce Yozgat’ta çalışma yapıldı. Birçok ili dolaşıyorlar. Hareketli bir çalışma var zaten.
Antalya ve Türkiye’yi gezdiniz 15 Temmuz nasıl algılanıyor?
Artık Temmuz’un ben ilk günden darbe olduğunu söyledim. Girişim falan değil. Bu bir darbedir. Bu darbe halkı yoksullaştırmak için ve başkanlık sistemini Türkiye’nin başına bela etmek için yapılmış bir darbedir. Bunun içinde iktidar da vardır. İktidarın önceki ortakları da vardır. Bunu da birlikte tasarlamışlar ve yapmışlardır. Ama şunu gördüler bu kadar zulme rağmen cumhuriyet değerleri ile barışık bir halk olduğunu gördüler. Buna ciddi bir direnç olduğunu gördüler. Adalet yürüyüşünde de bu açığa çıktı. Şimdi nasıl kıvırırız diye düşünüyorlar. Yapabilecekleri de bir şey yok. Bunu CHP’de durduramayız. Bu iktidar yürüyüşünü artık kimse durduramaz ve engelleyemez. Türkiye değişerek, her alanda değişerek yeni bir iktidarla gelecektir.
Erdoğan’ın bu sert söylemleri de bundan mı kaynaklanıyor?
Evet ayakları tutmuyor ki artık. Eskidiniz, yıprandınız, sizin metal yorgunluğunuz var. Bunlar kendi ayaklarını göremiyor. Çünkü kirli ayakları var. FETÖ dedikleri yapıyla iç içe geçmiş, ucu ta kendilerine kadar gidiyor, her gün bir yerden fışkırıyor. Bir de bunu terör örgütü dediniz. 250 kişiyi öldürdü dediniz. Peki. Bu sizin içinizde yaşıyor Hala. Halk bunu görüyor. Siyasi ayağı kokuyor yani. Bunları yıkamadan, temizlemeden insanlar onların samimiyetine inanmıyor, inanmayacak zaten. Kendisi de inanmıyor ki.
Kılıçdaroğlu’nun atletli fotoğrafı hakkında ne söylersiniz?
Kılıçdaroğlu tipik bir Türk insanı zaten. Kökü Karaman’dan çıkmış birisi. Kılıçdaroğlu, Atatürk’te bir Yörüktü zaten der. Toroslar’da bir Yörük çadırı varsa ve dumanı tütüyorsa korkmuyoruz der. Bunları hep tekrarlıyor. Biz Feslikan’dan dönüşte pat diye bir gözlemeciye girdik. Geldi herkes konuştu, dokundu, fotoğraf çektirdi. Kılıçdaroğlu bu zaten. Halkın içinden birisi zaten.
Neden Antalya milletvekillerini Antalyalılar şehirde göremiyor?
Biz sokaktayız. Benimle herkes konuşur, fotoğraf çektirir. Ben geçen gün Elmalı’ya gittik domates, biber topladım halka birlikte. Anlattık bir de domatesin para etmemesi sizin tarım politikanızdan kaynaklanıyor diye. Biz gerçeklerin içinde yaşıyoruz. Biz milletvekili geliyor diye gitmiyoruz bir yere. Sıradan bir insan olarak gidiyoruz.
Son iki yıldır ilk defa CHP’de Antalya’nın milletvekilleri bu kadar sahada. Sonuçta sahadayız.
ANTALYA’DA HALKA ZULÜM YAPILDI
Antalya’nın sorunlarına baktığımız zaman; hala çözülememiş bir ulaşım sorunu var. Buna çözüm için planladıkları çözümlerde yanlış. Antalya’da ulaşım sorunun çözümü için yapılması gereken en balıca şeylerden biri metronun yapılması. Konyaaltı Sahili’ndeki mezbeleliğin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bedava yaptık dediler. Yalan söylediler. Şimdi ortaya paralı şezlong koydular. Küçük küçük yapılar oluşturmaya başladılar. Aynısını yapacaktın madem neden yıktın? 2 bin insan işsiz kaldı orada yıllarca. Yine aynı şekilde Boğaçay’ın da marina yapmaya kalkıştı. Düzelttiler. STK’lar, bizler öneride bulunduk. Düzelttiler ama sahil kısmı var yapabilirse helal olsun diyorum. Onun dışında en büyük hataları referandumda da onu kullandı, ‘Çakırlar bölgesini dağa kadar beton yığını yapacağım’ dedi. Doğru değildi aslında orası yeşil bir alan, nefes alan bir yerdi Antalya’nın. ‘Orayı betona açacağım’ dedi. Bu da doğru değildi. Oranın korunması gerekiyor. Orası davalıktı zaten kaybettiler.