Herkes, kendi ideolojileri doğrultusunda yaşarken insanlara bakış açısını da o doğrultuda oluşturuyor. Kendi ideolojisine paralel düşünenlerle düşünmeyenler arasına mesafe koyarak, insana 'insanca' bakma yetisini de kaybediyor. Öte yandan kültürümüzde de doğrudan etkisi olan bir Doğu kavramı var. Yaşantımızın her alanında etkisi hissedilen Doğu'nun acıyla örülmüş tarihi sarı sayfalardaki yerini muhafaza ediyor. İdeolojiler adına savaşların, insanın 'insan' olduğunu unuttuğu coğrafyanın bir hikayesi okuyacağınız... Amin Maalouf, Doğu'nun Limanları eserinde kutsal olanın ideolojiler değil sadece ve sadece insanlık olduğunu anlatıyor.
HİKAYESİ ADINDA SAKLI
Maalouf kitapta hikayesini, bir kahramanın anıları üzerinden anlatıyor.İlk olarak Kitabdar diye tanıdığımız şehzade oğlunun adının daha sonra İsyan olduğunu öğreniyoruz. İsyan adıyla hikaye daha da anlam kazanıyor. Babası her daim bir direniş arzusuyla yanıp tutuşan İsyan, Doğuludur. Kendi gerçekleştiremediği hayallerini oğlunun gerçekleştirmesi için ona İsyan adını veren babası, Ermeni olan en yakın arkadaşı ile Lübnan'a yerleşir. Lübnan'da büyüyen İsyan'ın hayatında, yaşadığı yerin ideolojik ayrımların hüküm sürmeye başladığı bir coğrafyaya evrilmesiyle beklenmedik olaylar gelişecektir.
SEPYA RENGİ DÜNYA
'Farklı' insanların bir arada, özgürce ve barış içinde yaşadığı bir coğrafya hemen herkesin hayalindedir. Maalouf bu dünyayı 'sepya' rengiyle tanımlıyor. Hayalindeki coğrafyayı da bu cümlelerle okuyucusuna aktarıyor; "Her milletten insanın Doğu'nun limanlarında yan yana yaşadığı, dillerin birbirine karıştığı o çağ, eski zamanların bulanık bir anısı mıdır? Yoksa geleceğin belirtisi midir? Bu rüyaya sıkı sıkıya sarılmış olanlar geçmişten kopamayanlar mıdır yoksa gönül gözüyle geleceği görenler mi? Buna cevap vermeye gücüm yetmez. Ama babam, işte buna inanıyordu. Bir Türk ile bir Ermeni'nin yine kardeş olabileceği sepya rengi bir dünyaya..."
SAVAŞ PSİKOLOJİK BİR YIKIMDIR
Dünya tarihi yaşanan savaşlarla dolu. Her savaş ayrı bir yıkım, apayrı bir dram. Ancak savaşın yarattığı yıkım yalnızca fiziksel bir yıkım değil, aynı zamanda psikolojik bir yıkımdır da. Amin Maalouf'un Doğu'nun Limanları'nda değindiği bir konu da savaşın yarattığı psikolojik yıkım. Adıyla muteber İsyan'ın tıp fakültesi okuma hayallerinden çok uzakta bir direnişçi olması ve şahit olduğu savaş sonrasında da akıl hastanesine yatırılıp yalnızlaşması bu yıkımın en çarpıcı noktasıdır.
MAALOUF ÜSLÜBÜ
Bana göre bir yazarda bulunması gereken en önemli özelliklerden biri kendine has bir üslup taşıması. Bunu başarabilen yazar edebiyat dünyasında da kalıcı oluyor. Amin Maalouf, bunu başarabilen yazarlardan biri. Dikkat çekici bir konuyu kendine has bir üslupla işleyen Maalouf, edebiyat dünyasının zenginleşmesine de önemli bir katkı sunuyor.
YAZAR HAKKINDA
1949'da Beyɾut, Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonɾa gazeteciliğe başladı. Lübnan'da iç savaşın çıktığı 1975'e kadaɾ Lübnan'da gazetecilik yaρtı. Bu taɾihte Paɾis'e göç etti. Yazaɾ halen Paɾis'te yaşamaktadıɾ. Çeşitli yayın oɾganlaɾında yöneticilik ve köşe yazaɾlığı yaρmış olan Maalouf, bugün vaktinin çoğunu kitaρlaɾını yazmaya ayıɾmaktadıɾ. Yaρıtlaɾında çok iyi bildiği Asya ve Akdeniz çevɾesi kültüɾleɾinin söylenceleɾini başaɾıyla işleyen Maalouf, 1983 yılında yayımlanan ilk kitabı Aɾaρlaɾın Gözüyle Haçlılaɾ (Les Cɾoisades vues paɾ les Aɾabes) ile tanındı. Bu kitaρ, çevɾildiği dilleɾde de büyük biɾ başaɾı kazandı. 1986'da yayımlanan ve aynı yıl Fɾansız - Aɾaρ Dostluk Ödülü'nü kazanan ikinci kitabı ve ilk ɾomanı Afɾikalı Leo (Léon l'Afɾicain) bugün biɾ "klasik" olaɾak kabul edilmektediɾ.
KÜLTÜR-SANAT
19 Ocak 2018 - 13:38
Amin Maalouf / Doğu'nun Limanları İnsana... İnsanca...
Kişisel görüşler, ideoloji ve siyasi konjonktür doğrultusunda yaşadıklarımız arasında bir şeyi unutuyoruz; insanı 'insan' olarak görmek ve insana insanca yaklaşmak...
KÜLTÜR-SANAT
19 Ocak 2018 - 13:38